Guggenheim müzesi - Bilbao |
Kuzey İspanya tam bir sürpriz: az bilinen, az bahsedilen, az turistin olduğu ama bir o kadar da değişik, güzel, kendine has ve şaşırtıcı. Her anında iyi ki geldik dedirten bir gezi oldu. Yeşilin her tonuyla Asturias, hırçın okyanusla baş başa küçük bölge Cantabria, ıssız dağlardan sonra gelen bir sürpriz Castilla Leon ve başlı başına ayrı bir ülke gibi davranan ve belli ki öyle hisseden gururlu Bask bölgesi. "Kuzey İspanya" diyorum baştan beri ama bu benim genellemem aslında; İspanya kuzeyinde de değişik özerk bölgelerden oluşuyor ve Galiçya, Asturias, Cantabria ve Bask bölgelerinin uzunca bir kıyı sahili bulunuyor. Bu güne kadar bu bölgeleri kapsayan bir tur programı görmedim şimdiye kadar, ama zaten doğası öyle güzel ki bu bölgenin, arabayla gezmek yani nehirler, göller, ormanlar arasından sık molalar vererek yol almak ve hakkını vermek gerekir, ama kaç günlük bir gezi olacağı önemli elbette, bu yüzden en karakteristik şehirleri belirleyip otel rezervasyonlarını ona göre yaptık.
Beş gün sonra yine Bilbao'dan döneceğimiz için en batıda yer alan Galiçya bölgesine zamanımızın yetmeyeceğini düşündük. Ama gezi eğer bir kaç gün daha uzatılabilirse, Galiçya'da La Coruna ve hristiyan aleminin hac duraklarından Santiago de Compostela 'yı kaçırmamak gerekir. Hatta bir Portekiz seyahatinde biraz daha kuzeye giderek buraları da o seyahat içinde değerlendirilebilir.
Dönelim bizim yollara; Kuzey ispanya'da küçük ölçekli bazı havaalanları olsa da Türkiye'den
gidiş-dönüş için tek seçenek var, THY ile Bilbao'ya uçmak, Bask bölgesi zaten listemde olduğu için programı ilk önce Bilbao'da bir gece kalıp şehri ve çevresini keşfetmek üzere yaptık. Sonrası Cantabria, Asturias, Castilla Leon (Castilla y Leon) bölgelerinin geçip bir yarım daire çizerek daha önce gördüğüm ve hayran kaldığım San Sebastian'da bir kaç gün geçirmek!
Modern Bilbao ve Nevrion nehri |
BİLBAO: Eski şehir, Guggenheim müzesi ve Butron kalesi
Gezimizin başladığı gün Bilbao'nun yağmurlu olacağı tahmin ediliyordu, derken uçakta da aynısını duyunca rahat gezemeyeceğiz diye üzüldüm. Üç saati aşan bir yolculuktan sonra indiğimiz Bilbao havaalanı küçük ama derli toplu, hemen kiralık arabamızı alıp, diğer Avrupa şehirleri için rekor sayılabilecek kısa bir sürede yola koyulduk.
Şehir havaalanına çok yakın, 20 -30 dakika alıyor, Bilbao'nun içinden geçen Nevrion nehrinin üzerinde köprüler var, ilk önce pek büyük bir şehir olarak gözükmedi, ama meğerse İspanya'nın 4. büyük şehriymiş. Bilbao konum olarak Biscay körfezi üzerinde yer alıyor ve önemli bir liman
ve ticaret merkezi olduğu söyleniyor. Ancak 15 yıldır Bilbao denince çoğu kişinin aklına önce "Guggenheim Müzesi" geliyor. Bilbao'yu tüm dünyaya tanıtan ve söylendiğine göre çoğu turistin burayı tercihinde büyük rol oynayan bu sanat müzesi Nevrion üzerinde yer alıyor. Biraz Beyoğlu'nun sokaklarına benzeyen, ama çok daha temiz, düzenli ve bakımlı olan tarihi sokakları ve meydanlarıyla Bilbao'nun ilk yerleşim bölgesi -eski şehir - özellikle akşamları cıvıl cıvıl... Eski şehrin binalarında, dükkanlarında, "pintxos" ( pinços) barlarında, sokağa atılmış masalarda sohbet eden insanların yüzlerinde bir farklılık var, sanki İspanya'da değiliz, bambaşka bir ülkedeyiz, bu duygumuz ileriki günlerde daha da güçlenecek...
Guggenheim müzesi, hayranlık uyandıran bir mimari... |
1997 yılında açılan müze "Guggenheim Foundation" tarafından destekleniyor, yapının mimarı özel bir yarışmayla seçilmiş, Frank Gehry zaten ünlü bir mimarmış, dışarıdan görkemli bir görünüşe sahip olan müze kompleksinin içinin de aynı modern mimari anlayışıyla gayet kullanışlı bir biçimde dizayn edildiğini gördük. Müzede katlar arasında asansör bulunuyor, her şey düşünülmüş. Çeşitli galeriler ve salonlardan oluşan "sürekli sergiler" bölümünde Guggenheim koleksiyonuna ait ünlü eserlerin dışında Any Warhol'un başını çektiği "Pop Art" akımından seçkiler vardı, bu salonda fotoğraf çekme denemesinde bulundum ama sertçe uyarılarak vazgeçtim. Sanırım gençlerin en hoşuna gidecek olan bölüm günümüz modern resim akımlarına uygun rengarenk tablolarıyla 103 ve 105 no'lu galeriler olacaktır.
Sürekli sergiler dışında, müzede değişken güncel sergiler de büyük yer kaplıyor. "L'Art en guerre, France 1938-1947: From Picasso to Dubuffet" sergisi güncel olan sergiydi. Konusu II. Dünya savaşında Fransa'da sanat olarak özetlenebilir. Burada 2.katta Picasso'nun bir kaç tablosu ve savaş sırasında çok zor şartlarda çalışmaya devam eden Matisse ve Bonnard gibi sanatçıların etkileyici eserlerini gördük. Guggenheim'da tüm salonları gezmek bir kaç saat sürebilir, biz sanırım bir buçuk saat içinde bitirdik müze turumuzu, giriş ücretine "Audio" cihazlar da dahil, açıklamalar anlaşılır bir ingilizceyle, erkekler pek kendini zorlamıyor sanat- müze konularında, yine de sağ olsunlar eşim de, oğlum da sonuna kadar kaldılar. Bana gelince öyle büyük bir müze bağımlısı değilim ama görsel sanatları severim, ilginç konulardaki müzeler çıkar karşıma bazen, Belçika'da dantel müzesi, Fransa Provence bölgesinde parfüm müzesi gibi, işte onları hiç kaçırmam.
1992 yılında Jeff Koons tarafından yapılmış... |
eski şehrin binaları .... |
Eski şehrin dar sokaklarında şarküteri vitrinlerinde "iberico"(yöreye özgü domuz pastırması), Rioja şarapları turistlerin gözünü alacak şekilde yerleştirilmiş. Yeri gelmişken; buralarda değişik bir yeme-içme konsepti var, normalde 'bar' bizim için içki içilen yerdir, ama burada bar deyince akşama doğru bir kaç "pintxos" ile birkaç kadeh içki ve bolca sohbet için mesai bitiminde uğranan bir mekan oluyor. Restoranlar bile yemek salonu ve bar bölümü olarak iki bölümden oluşuyor, bar bölümünde tezgahın üzerinde çeşit çeşit deniz ve et ürünleri ile hazırlanmış "pintxos" saat 17:00 gibi hazır oluyor, bar iskemlelerinde ve hatta bazen ayakta yiyorlar, saat 21:00 civarı akşam yemeği için yemek salonunda restoran düzeninde servis başlıyor, gördüğüm kadarıyla ayakta atıştıranlar genelde gençler ve çalışan kesim, beyaz örtülü formal yemek düzenini tercih edenler de çocuklu aileler ya da turistler oluyor. Rezervasyon yaptırmanız gerekiyor akşam yemeği için, Bilbao'ya gelmişken pintxos yemeden gitmemeli, özellikle somon, sardalya ve karidesli olanları harika oluyor.
Casa Victor Montes - şehrin en iyisi! |
Bakailao pintxo. |
Hotel Hesperia Bilbao |
Gatika'ya yaklaşırken... |
koca kaleyi bir türlü bulamıyoruz... |
Castillo de Butron - Butron Kalesi |
durağımız Santillana del Mar yakında ikinci bölümde!
GEZİYE DAİR...
Guggenheim Müzesi: Avenida Abondoibarra, 2 48001 Bilbao
Salı - Pazar: 10:00 - 20:00, Ptesi: kapalı (Temmuz/Ağustos hariç)
giriş ücreti: 13 euro, öğrenci: 7,50 euro biletler girişte yada online olarak: guggenheim-bilbao.es
Bistro guggenheim bilbao: cafe/restoran (müze saatlerinde açık), ayrıca hediyelik eşya dükkanı ve sanat üzerine yayınların bulunduğu bir kitapçı
Hotel Hesperia Bilbao: Campo Volantin, 28 48005 Bilbao hotel@hesperia-bilbao.com
Double oda fiyatları 120 euro'dan itibaren (kahvaltı dahil) ücretsiz wi-fi, park yeri ücreti günlük
18 euro
Casa Victor Montes: (Restoran ve pintxos bar): Plaza Nueva, 8 48005
rezervasyon sadece telefon ile yapılabiliyor. (94) 415 56 03 - 415 70 67
iberico tabağı:14,80 soslu kuzu bask usulü:16,80 sığır fileto bask usulü:19,50 ve tatlılar: 9,50 euro
El Castillo de Butron ( Butron kalesi) : Bilbao'ya yaklaşık 20 km uzaklıkta, Gatika kasabası sınırlarında, BI- 631 (Mungia) istikametinden sonra sapılıyor Gatika'ya...
BASK BÖLGESİNE DAİR
- Bask Bölgesinin kendine ait, hiç bir dil grubuna girmeyen bir lisanı var: Baskça ya da orijinal adıyla "Euskara". Euskara, Avrupa'nın en eski lisanıymış. Tabelalarda ve dükkanların çoğunda önce Euskara, sonra İspanyolca yazıyor.
- Bırakın dükkan çalışanlarını, otel ve turistik yerlerde bile İngilizce konuşan çok az, sinirlerinizin sağlam olması gerekiyor, küçük bir ispanyolca sözlük işe yarayabilir, bir de gençler bazen fransızca konuşabiliyor.
- İspanya'nın her yerinde uygulanan "siesta" kuralı burada da geçerli, saat 13:00 - 17:00 arasında açık bir dükkan bulmak çok zor, yaz/kış fark etmiyor.
- Bölgenin havası karadeniz'e benziyor, yaz ayları dışında oldukça yağışlı ve soğuk bir hava söz konusu, diğer yandan İspanya'nın pek çok bölgesi yaz aylarında çok sıcak ve nemli geçerken Bask bölgesinde okyanustan gelen rüzgarlar sıcaklıkların aşırı artmasını engelliyor. Bu durum tüm kuzey İspanya için geçerli...
- Bask mutfağı tüm dünyada kabul edilmiş önemli bir mutfak, eğer 2-3 gün ayırabilirseniz harika tatlarla tanışabilirsiniz. (yakında Bask mutfağını ayrı bir yazıda değerlendireceğim)
- Basklılar gurur duydukları ve çok hassas oldukları "Euskadi - Bask " kimliğini oldukça önemsiyorlar, bu konuda da dikkatli olmak gerekiyor, özellikle Bilbao halkıyla daha samimi sohbetlere girmeyi düşünenlere...
harika bir kaynak olmuş Kuzey İspanya yazıarınız. Yazın gerçekleştireceğimiz gezide büyük faydası olacak. elinize sağlık. Selma, K.
YanıtlaSilMerhaba Selma hanım. beğendiğinize sevindim, teşekkürler iyi gezmeler !
SilMerhaba, Castillo de Butron ile ilgili nihayet bir yazı buldum. Ben de eşimle birlikte İspanya seyahati planlıyoruz, rotada Santander Bilbao ve San Sebastian da olacak. Bu kale merak ettiğim bir kaleydi ama ya turistlerin ilgisini çekmiyor ya da ziyarete açık değil. Hadi ulaştık diyelim bilet alıp gezme şansımız var mı? Yoksa sadece dışarıdan bakıp dönüyor muyuz? Bu konuda yardımcı olursanız sevinirim. Teşekkürler
YanıtlaSil