Dünyamızı keşfetmeye hazır mısınız? dağlar, ovalar, göller... ülkeler, şehirler, kasabalar... değişik kültürler...
Hepsi bizi bekliyor...

9 Mar 2014

Paris'te Bistro keyfi: Le Bistrot Paul Bert




Bir süre önce restoran ve benzeri mekan değerlendirmelerini gezi yazılarından çıkarıp daha ayrıntılı ve özel bir hale getirmeye karar vermiştim. Bu gün yarın derken Nisan ayına kadar geldik. Şimdi hayırlısıyla bugün başlıyorum, umarım sadece kişisel deneyimlerimle şekillenecek tavsiyelerim ve değerlendirmelerim damağına düşkün gezginlere ulaşır.





LE BISTROT PAUL BERT 
18, Paul Bert 75011 Paris  
Metro: Charonne 
01.43.72.24.01


Le Bistrot Paul Bert  Paris
Le Bistrot Paul Bert 
Le Bistrot Paul Bert, klasik bir Fransız bistrosu.* Geçmişten günümüze hiç değişmedi, Fransız mutfağı hala dünyanın en önemli mutfağı olarak kabul ediliyor. Paris ise bütün güzelliklerinin yanı sıra gerçek bir restoran cenneti,  dile kolay,  toplam 20 bölgede faaliyet gösteren yaklaşık 40 bin işletmeden söz ediyoruz. Şehrin dört bir yanında baş döndürücü bir hızla yeni mekanlar açılıyor, aklımıza bile gelmeyecek uzak diyarların mutfakları bile burada kendine bir yer buluyor. Değişim her şeyde olduğu gibi kaçınılmaz. Müdavimlerin ayakta tuttuğu klasik beyaz örtülü mekanlar ve bol soslu, tereyağlı ağır Fransız menüler artık yerini modern ve rahat atmosferli mekanlara ve ulaşılabilir fiyatlı sade menülere bırakıyor. Dikkatimi çeken başka bir gelişme ise şehrin cazibe merkezi semtlerinin dışında hatta uzağındaki mahallelerde ardı ardına açılan kaliteli restoranlar;  bu durum artık bir "trend" olmuş bile...

Bistrot Paul Bert, çeşitli kültürlerin bir arada yaşadığı renkli 11.bölgede, doğrusu benim pek bilmediğim ve biraz sapa diye tabir edeceğim bir mahallede yer almakla birlikte, öğle yemeğinde bile  'rezervasyonsuz' geldiğinizde işinizin şansa kaldığı bir yer. Hakkında epey kalem oynatılan, Anthony Bourdain'in meşhur programlarından** birinde ziyaret ettiği gözde bir mekan. O zaman gidelim, görelim, yiyelim dedim ve geldik.


Le Bistrot Paul Bert Paris


Paul Bert dışarıdan herhangi bir Paris bistrosundan farklı gözükmüyor, ancak içeri adımımızı attığımızda keyifli bir akşam olacağını hissediyoruz. Oturma düzeni oldukça rahat, sıkışık masalar sanki Paris'te bir zorunluluk olmuş, bu yüzden üç ayrı salonda dağılmış masalar içimizi ferahlatıyor. Dekorasyon ise alıştığımız Paris bistro dekorasyonundan çok da farklı değil, oldukça mütevazi, üstelik biraz eskimiş.

Daha çok günlük kıyafetleriyle gelmiş olan müşterilerin çoğu Fransız, ayrıca bir kaç Japon ve Amerikalı görüyorum, garsonumuz aksi biraz, İngilizce menü soranlara "burası Fransa" diyecek kadar küstah olabiliyor, neyse ki beş dakika sonra yumuşayıp aynı kişilerin yanına gelip bir güzel anlatıyor günün yemeklerini... Yan masanın tecrübesi beni uyandırıyor, menü geldiğinde oğluma devrediyorum her şeyi, şansıma pek zor isimleri yok günün yemeklerinin, başlangıç seviyesi Fransızcam yetiyor.


St. Jacques a la coque
carpaccio de mulet au citron vert 


Başlangıç olarak oğlumun tercihi olan balık karpaçyoyu ben de tadıyorum, taze malzeme ve kalitenin işaretini veriyor daha ilk tabağımız, ama acele etmemek lazım. Benim favori başlangıçlarımdan biri olan tarak 'St.Jcques a la coque' sunumu ile ilk önce kalbimi fethediyor, ancak tarak etinin kabuğundan biraz zor ayrılması pek hoşuma gitmiyor, ama fena değil... 

Benim maalesef şaraba alerjim var, bu yüzden eşimin tercih ettiği şarap konusunda bir yorum yapamayacağım. Paul Bert öyle bir şarap listesi yapmış ki adeta bir kitapçık, dünyanın em önemli bölgelerinden şarapların yer aldığı özenli bir liste. Oturduğumuz yer şarap kavının hemen önü, garsonlar telaşla şişeleri çıkarıyor kapakları bir açıp bir kapayıp, bir dahaki sefere bu masada oturacağımı hiç sanmam. 

Steak frites 

Servis tıkır tıkır işliyor, gözlemlediğim kadarıyla en çok sipariş edilen ana yemek 'steak frites' yani biftek patates ikilisi, günün menüsünde bulunmayan yani  "a la carte" olarak sipariş edilmesi gereken bu tabağı eşim de ciddi bir etobur olarak kaçırmıyor, etin mükemmel, patates kızartmasının yağ çekmemiş ve çıtır çıtır olması iyice keyiflendiriyor onu,  burada rahmetli Arman Kırım'ı anmadan geçmeyeceğim, onun deyimiyle iyi "mermerli" lezzetli bir et servis ediliyor. 

Barbue du Guilvinec aux champignons
Mantar sotesi eşliğinde servis edilen balığım fileto edilip tavada sade bir şekilde pişirilmiş,  'Barbue' Bittany Guilvinec bölgesinde tutulan bir tür çivisiz kalkan balığı. Mantar soteye gelirsek fena değildi, aslında balık ve mantar olayını biraz yadırgadım, ama niye olmasın...


Paris-breast  Le Bistrot Paul Bert Paris


Günün tatlılarından Paris-Brest ve kestaneli beze 'macaron à la châtaigne' seçiyoruz. Tatlı konusunda iddialı olduklarını söyleyen garsonumuz iyi seçim diyor. Donuk tavrını tatlıya doğru üzerinden atıp bayağı sevimli hareketler yapmasını oğlum bahşişle ilişkilendiriyor, haksız da sayılmaz, bize olmasa da bir kaç masaya yaptığı afra tafra pek hoş değildi. 

Paris-Brest özellikle tavsiye edildi, sanırım buranın en gözde tatlısı; karşımızda lezzetli bir pralin kreması ile doldurulmuş büyükçe bir şu (choux) pasta. Oldukça lezzetli ve kreması da bazı pastanelerdeki gibi ağır değil, yanında da darjeeling çayı, benim en sevdiğim çaylardan, pek bir uyumlu oldular. 

Macarons à la châtaigne
Kestane kreması ile lezzetlendirilmiş büyük bir beze'den ibaret olan 'macarons à la châtaigne' son derece lezzetli, normalde kestaneli hiç bir tatlıyı sevmem, ama buna bayıldım. Tabaktaki garnitür gibi duran bir kaç kestane şekerini kaçırmamam bizimkileri pek bir güldürdü. Eğer diğer tatlılar da böyle özenli ve yaratıcı dokunuşlar barındırıyorsa, Bistrot Paul Bert sırf tatlıları için bile ziyaret edilebilir. 

Fiyatlara gelince, kara tahtadan seçiminizi yaptığınızda giriş, ana yemek ve tatlı ya da peynir tabağından oluşan akşam menüsü 36 €; ancak menü almayanlar, ana yemek tabağı için 27 €, tatlı için 9 € ödüyorlar ki gayet doyurucu, iyi dengelenmiş bir günlük menü dururken bence hiç mantıklı değil.



Klasik bir Fransız bistrosunda, klasik bistro yemekleriyle birlikte Fransız mutfağının özen isteyen değişik yemeklerini de tatmak için Paul Bert iyi bir seçim: Fiyat kalite değerlendirmesi olumlu, servis hızlı, ambiyans iyi...  

En çok neyi sevdim? Ambiyans... Tatlılar... 
Ne ödedik? (3 kişilik akşam y. menüsü+ house wine) 114 €
Öğle yemeği menü  18 €
Akşam yemeği menü  36 €
Pazartesi - Perşembe 12:00 - 14.00 , 19:30 - 22:45
Cuma- C.tesi             12:00 - 14:30,  19:30 - 23:00
Pazar - P.tesi  Kapalı
Ağustos ayı boyunca kapalı...



"Bistrot" yani 'bistro' Fransız kültüründe özel bir yere sahiptir. Bistrolar genellikle 'formule' olarak adlandırılan fiks öğle ve akşam menüleri ile orta karar bir hesap ödeyeceğiniz mütevazi dekorlu, samimi ve rahat atmosferi olan mekanlardır. Ancak konu Paris bistroları olunca fiyatlar da biraz yüksek olabiliyor, yani 30€ üstü rakamlar görebiliyoruz. 

** The Layover Paris   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder