Dünyamızı keşfetmeye hazır mısınız? dağlar, ovalar, göller... ülkeler, şehirler, kasabalar... değişik kültürler...
Hepsi bizi bekliyor...

14 Şub 2014

TARRAGONA'DAN SITGES'E COSTA DORADA

denizmontreal.blogspot.com


Costa del Azahar boyunca yaptığımız yolculuk bizi Costa Dorada'ya ulaştırıyor. Costa Dorada "altın sahil" demek, gerçekten de sapsarı kaliteli kumuyla Costa Dorada sahilleri bu tanımlamayı hak ediyor. Ebro deltasından başlayıp Blanes'e kadar devam eden Costa Dorada yerleşim merkezlerinin ortak noktası, zengin tarihleri ve İspanya'nın en güzel plajlarına sahip olmaları...

İlk durağımız Tarragona,  yüzünü Akdeniz'e dönmüş tarihi Catalunya (Katalonya) yerleşimlerinin en önemlilerinden biri... Romalılardan bu güne iki bin yıllık tarih mirasını titizlikle koruyan bu güzel şehrin bulunduğu topraklar Menorca (Minorka) adası ile birlikte "Tarraconensis" adıyla biliniyordu.

Şehrin en önemli ören yeri olan Roma amfi tiyatrosu ve diğer tarihi kalıntılar uzun zamandır UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor. Romalılar tarafından 3.yüzyılda inşa edilen şehir duvarlarından hala ayakta kalan bazı bölümler onarılarak ziyarete açılmış.

Nüfusu 130,000 civarında olan Tarragona için turizm sektörü büyük önem taşıyor. Komşuları Valencia ve Barcelona kadar olmasa da, turizm şehrin en büyük gelir kaynaklarından biri. Cruise ve yat turizmini geliştirmek için özel bir uğraş veriyorlar.  2011 yılında Katar kökenli bir şirket tarafından satın alınan Port Tarraco marinası, modern teknik özellikleri ve büyük tekne bağlama kapasitesi ile bölgenin gözdesi olmuş.

Costa Dorada'nın Tarragona sahillerinde imrenilecek güzellikte doğal kumlu plajlar yer alıyor. El Milagro (mucize) plajı ile başlayıp, Roques Planes plajına kadar birbiri ardınca devam eden 10 civarı mavi bayraklı plajda Mayıs ayından Eylül sonuna kadar denize girmek mümkün.

denizmontreal.blogspot.com
                                                                                şehir ve tarihi kalıntılar iç içe.

Roman ruins, Tarragona, Spain
Romalıların inşa ettiği duvarlardan ayakta duran bir bölüm...
Tarragona bizi oldukça bakımlı gözüken, narenciye ağaçlarıyla dolu bahçeleriyle köşkler ve tarihi binalar ile karşılıyor. Sahile doğru inildikçe, Casino- kumarhane gibi pek zevkli bir mimarisi olmayan yerler de gözümüze çarpıyor. Yine de daha önce Costa del Azahar sahillerinde gördüğümüz dev apartmanlar ve sahil siteleri ile karşılaşmadığımız için seviniyoruz.

denizmontreal.blogspot.com
kocaman bahçesiyle tarihi bir köşk....
Tarragona deyince meşhur Amfitiyatro'dan bahsetmeden olmaz. La Milagra plajının hemen üstünde yer alan yarım daire biçimindeki klasik amfi tiyaro 2. yüzyılda inşa edilmiş. O zamanın gladyatör oyunları ve benzer etkinlikler için kullanılıyormuş. Daha sonraları bu alanda 12. yüzyılda bir gotik kilise de yapılmış.

denizmontreal.blogspot.com

denizmontreal.blogspot.com

denizmontreal.blogspot.com

Amfi tiyatro yaklaşık 12,000 kişilik bir kapasiteye sahipmiş. Yırtıcı hayvanlarla gladyatörler arasındaki zorlu mücadele o zamanlar herhalde epey seyirci çekiyordu. Ayrıca şimdiki adıyla Plaça de la Font meydanı o zamanlar çok popüler olan atlı araba yarışlarına sahne oluyordu.

denizmontreal.blogspot.com
Araba yarışlarına sahne olan meydan... şimdi şehrin orta yeri... 
Valencia veya Barcelona gezilerinden sonra sadece bu amfi tiyatro için bile Tarragona'ya gelmenizi tavsiye ederim.

Tarragona'da keyifli bir gün Sant Carles de la Rapita'daki salaş balıkçılarda yenen mükemmel bir ziyafetle tamamlanıyor. Yan yana dizilmiş mekanların açık havadaki masaları saatler süren öğlen servisinde tamamen dolu.Bu güzel Pazar gününde, tüm İspanya'da olduğu gibi kalabalık aileleriyle yemeğe çıkanlar yaklaşan kışa rağmen, hala açık havada yemenin lüksünü yaşıyorlar.

Marisqueria Varadero bizim tercihimiz oluyor. Günlük balıklar, kabuklular ve harika salatalar ile adeta kendimizden geçiyoruz. Bizden başka yabancı yok. İngilizce bilmeyen garson bütün iyi niyetiyle bizdeki esnaf lokantaları misali yan yana dizilmiş tencerelerin olduğu tezgahı işaret ediyor. Izgara ve kızartmalar kadar sebzelerle balıkların bir araya geldiği güveçler de buranın spesiyalitesi imiş.

Yakında başlayacağım çok özel restoran değerlendirmelerinin yer alacağı yazılarda Marisqueria Varadero'da bol resimli olarak yer alacak...


denizmontreal.blogspot.com
Balık lokantalarının denize bakan terasları...
having a great fish-lunch... Tarragona, Spain
kaldırımlara taşan balık lokantaları gösterişli marinanın hemen arkasında... 

Modern olanakları ve yüksek tekne bağlama kapasitesi ile Port Tarraco, Tarragona'nın çok da uzakta olmayan Balear Adaları'na açılan kapısı. Bu gün bir kaç küçük gemi ve son derece büyük ve lüks görünümlü bir mega yat görüyoruz. Yatın adı Topaz. İlk önce acaba bir Türk'e mi ait diyoruz ama liman yetkilileri sahibi hakkında konuşmaya hiç de istekli değiller. Bizim gibi merakla yatı (gemi mi desek bu büyüklüğe?) seyredenlerle biraz laflıyoruz, sanırım uzunluğu 145 metreymiş. Vakit iyice geç olmadan arabamıza binip, Sitges yoluna düşmemiz lazım.  Gitmeden Topaz'ın şanına uygun bir kaç resmini çekip gereğini yerine getiriyorum.

Topaz at Tarragona
Dünyanın 4. büyük yatı imiş. bunu da döndükten sonra öğrendim. 
Port Tarraco , Tarragona
Port Tarraco bölge için önemli bir marina... 










Tarragona  Sitges arası arabayla 1 saatlik bir yol. Öğle yemeğinden sonra marinada yaptığımız gezinti çok hoşumuza gitti. Acele etmeyelim dedik. Bu yüzden Sitges'e girerken güneş alçalmaya başlıyordu.

Sitges'e girerken bu değişik heykelsi şekil  karşılıyor bizi... 

Sitges, Barselona'ya oldukça yakın bir sahil kasabası, film festivali ve çılgın karnavalıyla ünlü bir turizm merkezi... Yaz kış demeden ziyaretçisi eksik olmayan Sitges, deniz ve güneş kadar geniş golf sahalarıyla da meşhur, Terramar golf kulübü ve Masia Bach (Club de golf Barcelona) bunlardan en popüler olanları imiş.

Yaklaşık 30,000 nüfusunun azımsanamayacak bir kısmı Almanya, Hollanda ve İskandinav ülkeleri vatandaşları; aileleriyle Sitges'e yerleşen yabancıların çocukları için özel okullar da bulunuyor.

Sitges, the beach in November
Kasım ayı ne de olsa! dalgalar hırçın, her an fırtına çıkabilir...

Fransız rivierasının meşhur kasabalarından hiç de aşağı kalmayan Sitges'in denizi de Barcelona'dan çok daha temiz. Halkın serbestçe yararlandığı Sitges plajlarında L'Atlantida adında bizdeki beach club'lara benzeyen popüler bir club olduğunu duyduk, pahalı bir yer olduğunu tahmin ediyorum.

Tarragona yemek sahnesinde deniz ürünleri önde gelirken, burada paella* kültürü ağır basıyor. Balıklara gelince, menülerde daha çok beyaz etli ve biraz tatsız olan rape denen Akdeniz balığı ve kabuklular görülüyor. Kabuklular benim baş tacım, Costa Dorada'dan Costa Brava'ya tüm Catalunya'da her türlü kabuklu deniz ürününü çekinmeden tüketebilirsiniz.


Church of Sant Bartomeu, Sitges
Eglesia de Sant Bartomeu i Santa Tecla, Sitges 

Hemen dalgakıranın arkasında, yürüyüş yolunun sonunda karşımıza çıkan Sant Bartomeu kilisesi güneşin son ışıklarıyla yıkanıyor. Bu yöreye özgü uzun ve koca yapraklı palmiyelerin arkasında bize muhteşem bir resim veriyor. Sant Bartomeu Roman Katolik kilisesi 17. yüzyılda inşa edilmiş. Daha önceden de burada gotik bir kilise bulunuyormuş. O zamanlardan kalan bir kaç mezar hala korunuyor. Sitges halkının düğün merasimlerinin değişmez adresi olan kilisede sık sık dini müzik konserleri veriliyormuş.

İspanya seyahatlerimde, sempati duyduğum bu güzel ülkenin tarihi hakkında epey bilgi sahibi olmaya başladım. Katolik kilisesinden bahsetmişken, evrensel bir konunun İspanya'daki tarihi yansımasından bahsetmeden duramayacağım. General Franco döneminde İspanya'da Katolik kilisesiyle dikta arasında ciddi bir çıkar ilişkisi kurulmuş, diğer dinler tam olarak yasaklanmasa da İspanya'nın katolik bir ulus olduğu her fırsatta vurgulanarak, diğer dinlere mensup olanlara ciddi baskılar yapılmış. Bütün bunlara rağmen yakın zamanlarda yapılan bir araştırmada halkın % 22'si hiç bir dine mensup olmadığını söylemiş. Belli ki uzun yıllar süren bu baskı ortamı insanları iyicene soğutmuş kiliseden...


 Ressam "Santiago Rusinol" Sitges için önemli bir tarihi sima, entelektüel 
bir kesimin buraya yerleşmesine öncelik etmiş...

Geniş kumlu plajıyla ve sahil boyunca serpilmiş cafe ve restoranlarıyla Sitges'de yaz aylarında iğne atsan yere düşmüyor. Sevimli kasaba, Barselona'daki kalabalıklardan kaçan günübirlik ziyaretçiler için biçilmiş kaftan. Rahat, özgür ve maksimum hoşgörülü ortamı da bu popülerliğe hizmet ediyor.

denizmontreal.blogspot.com
yumuşacık kumlarda koşmak geliyor içimden...

Güneş bir başka batıyor Sitges sahilinde; Köpeklerini gezdiren, akşam koşusunu yapanlar, şimdi kilisenin meydanında oturup yanlarında getirdikleri ve içinde kahve olduğunu tahmin ettiğim termoslarla keyif yapıyorlar. İmrenmemek elde değil, olsun bizim de arabada yolda aldığımız meyve suları var, biraz ısınmış olsa da işimizi görüyor.

denizmontreal.blogspot.com
akşam yürüyüşü ve gün batımı için halk plaja iniyor ...
denizmontreal.blogspot.com
muhteşem günbatımında  Sitges sahili...

Güneş iyicene denize gömülürken, biz de Barcelona'ya doğru yola çıkıyoruz. Hava bozmaya niyetli, sert esen rüzgar sonbaharın artık bu sıcak sahillere de gelmek üzere olduğunu hissettiriyor.



Costa DORADA NOTLAR

Taptaze deniz ürünleri için tek adres: Restaurant Marisqueria Varadero  1, Avenida de la Constitucion, Sant Carles de la Rapita, Tarragona  (öğle yemeği için rezervasyon gerekmiyor, ancak Pazar günleri aşırı kalabalık olduğu için erkenden bir masa kapmak gerekir)

Tarragona tarihi şehirde arkeoloji müzesine de yakın bir otel : Hotel Plaça de la Font  26, plaça de la Font, Tarragona

Sitges' güzel bir tarihi binada yer alan otel: Hotel El Xalet-Noucentista  35, Isla de Cuba, Sitges

Roma Amfitiyatrosu: 

Ziyaret saatleri: 10:00 - 21:00 Pazartesi günleri kapalı
Bilet ücreti: 3,15 Euro Öğrenci: 1,60 Euro  16 yaş altı ücretsiz. 


* Paella hakkındaki yazım "Paella ve Valencia: Bir yemek masalı" blogda yer almakta...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder