Avusturya'nın en güzel otantik köylerinden Sankt Gilgen

Avusturya'nın en güzel otantik köylerinden biri olan Sankt Gilgen'deyim. Özgün ve sevimli mimarisi ve harika doğasıyla ilk görüşte hayran kaldığım bu sevimli köy mavi ile yeşilin iç içe geçtiği tablo gibi bir gölün, Wolfgang gölünün kıyısında yer alıyor.

Wolfgang* gölü Avusturya'nın ikinci büyük gölü ve doğa turizminin göz bebeği. Binlerce yıl öncesinde buzulların erimesiyle oluşan göllerin güzelliği de bir başka oluyor.  "Göller Bölgesi" olarak bilinen Salzkammergut bölgesinde yer alan Wolfgang gölü 13 kilometre karelik alanı kaplıyor. En derin noktası 112 metre olan gölün ekolojik dengesinin korunmasına büyük önem veriliyor, suyun berraklığı ve balık çeşitliliği bu yüzden beni şaşırtmıyor.

Sankt Gilgen'in 3,850 olarak gözüken nüfusu bahar aylarından itibaren artarak yaz sonuna kadar bir kaç katına çıkıyor. Sonbahar ve özellikle "advent" denilen noel öncesi dönemde çeşitli etkinliklerin ve festivallerin getirdiği bir canlılık yaşanıyor.

Tarihte Sankt Gilgen ve Wolfgangsee

Wolfgangsee'de ilk yerleşim Schafberg dağının eteklerinde başlayıp tüm göle yayılmış. Tarihteki ilk adı Aber gölü (Abersee) olarak biliniyor. Gölden bahseden ilk kaynaklarda, Bavarya Dükü Odilo'nun Salzburg piskoposuna tüm avlanma ve balıkçılık arazisini ve Abersee gölünü bağışlaması anlatılmış. Avlanma ve balıkçılık ormanlarla ve dağlarla çevrili göldeki en önemli gelir kaynağı olarak günümüze kadar devam etmiş.

Gölün tarihi hakkındaki bilgilerin çoğu dini referanslar: Regensburg Dükü Wolfgang'ın Falkenstein tepesinde kurduğu küçük kilisesinde pek çok mucizeler gerçekleştirdiğine inanılıyor, bu yüzden "Holy Wolfgang" Aziz Wolfgang olarak anılıyor. Gölün adı da zamanla Wolfgangsee olarak değişiyor. Uzun yıllar boyunca bölgedeki kiliseler arasında, özellikle komşu göl Mondsee ile, çekişmeli bir iktidar savaşı yaşanıyor. Bu yüzden 1300 yılında Schloss Hüttenstein şatosu Krottensee mevkinde inşa edilerek gölün Mondsee ile olan sınırı yeniden belirleniyor.

19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren Viyana'lı doktorlar, sanatçılar ve sanayiciler Wolfgang gölü etrafındaki muhteşem doğanın keyfine varmak için özellikle Sankt Gilgen köyü ve civarında villalar inşa ediyorlar. 1873 yılında ilk defa gölde toplu ulaşım yapılmaya başlanıyor, "Kaiser Franz Josef" buharlı gemisi uzun yıllar göl ulaşımında kullanılıyor. Yirmi yıl sonra, 1893 yılında demiryolunun gelmesiyle Sankt Gilgen'in ünü yayılıyor. 1900'lü yılların başlarında Sankt Gilgen ve Wolfgang gölü Avusturya'nın en çok tercih edilen sayfiye yeri oluyor. 

Günümüzde, Sankt Gilgen, Strobl ve St.Wolfgang, spordan kültüre çeşitli yarışmalar, konserler ve etkinliklerle çekişmeli bir tatlı rekabet içinde.  Wolfgang gölünü ve köylerini tanıtmak, yeni turizm  projeleri yaratmak için 1998 yılında kurulan  "Wolfgansee Tourismus Gesellschaft " Wolfgangsee Turizm platformu" sitesi aynı zamanda bölge otellerinde rezervasyon seçeneği de sunuyor.  

Wolfgang Amedeus Mozart ve Sankt Gilgen köyü 

Ü

Rathaus Sankt Gilgen ve Mozart heykeli.

Sankt Gilgen Avusturyalı besteci Wolfgang Amedeus Mozart'ın annesinin köyü olarak biliniyor ve köy halkı da bundan fazlasıyla memnun. Köyün "Mozart Platz" meydanında Mozart'ın viyola çalan bir heykeli bulunuyor. Hediyelik eşya satan dükkanlarda Mozart ailesinden, Mozart'ın müziğinden ilham alan pek çok obje satılıyor.

Mozart ve St.Gilgen adları tarihte nasıl bir araya gelmiş, hikayeyi en başından anlatmak gerek. Avusturya'nın medar-ı iftiharı Wolfgang Amedeus Mozart, 1756 yılında Salzburg şehrinde bugün müze olarak korunan evde doğmuş. Mozart'ın annesi Anna Maria Wilburga Pertl ise 1720 yılında Sankt Gilgen köyünde Ischler Sokağı No:15'te doğmuş. 1747 yılında viyolist Leopold Mozart ile evlenen Anna Maria 7 çocuk doğurmuş, ancak sadece kızı Maria Anna Walburga Ignatia, "Nannerl" ve Wolfgang Amedeus hayatta kalmış. En az Amedeus Mozart kadar kabiliyetli bir piyanist olan abla Mozart çocukluğunda kardeşiyle birlikte konserlerde alkışlanırken, genç kızlığa geçerken evlenme baskısı ve kadınların toplumdaki yerinin ev olarak görülmesi nedeniyle müzikten uzaklaşmak zorunda kalmış. 1784 yılında Sankt Gilgen sulh hakimi Baron Johann Baptist von Berchtold ile evlenen Nannerl,  Ischler sokağında, annesinin doğduğu eve yerleşmiş ve 17 yıl boyunca çocuklarıyla burada yaşamış.

1801 yılında kocasının ölümüyle Sankt Gilgen'den ayrılan Nannerl, Salzburg'da kendine yeni bir hayat kurarak piyano dersleri vermeye başlamış ve müzikten bir daha hiçbir zaman kopmamış. 

Mozarthaus - Sankt Gilgen 

Bugün Mozart evi (Mozarthaus) olarak bilinen bu tarihi bina, 2002 yılına kadar bölge hakimliği binası olmuş. Daha sonra Mozart Vakfı tarafından satın alınarak kültür ve sanat etkinlikleri için kullanılmaya başlanmış. Mozart ailesinin Leopold Mozart ile başlayan hikayesinde Sankt Gilgen'in  önemli bir yeri var, bu açıdan tüm hikayeyi dinledikten sonra köy meydanındaki Mozart heykeline de farklı bir gözle bakmaya başladım.


Özgün mimarisi ve konumuyla Sankt Gilgen

Özgün mimarisi olan köy ve kasabaları çok seviyorum. Sankt Gilgen Avusturya geleneksel  mimarisinin güzel ve renkli binalarını en iyi şekilde muhafaza etmiş. Binaların pastel renklerde boyanmış cephelerinde çeşitli temalarda yapılmış duvar resimleri bulunuyor. Önceki gezilerimde Garmisch ve Bavyera'nın çeşitli köylerinde rastladığım duvar resimleme sanatı  'Luftmalerei" Sankt Gilgen binalarını da güzelleştiriyor. Ön cephelerde, yan duvarlarda ve balkonlarda daha çok dini temaların işlendiği çizimler ve resimler bulunuyor.

  Sankt Gilgen "lüftmalerei" resimli
binalar 

Sanki birer pastaya benzeyen bu süslü ve renkli evlerin arasında dolaşmak insana masallar diyarına geldiğini hissettiriyor. Hele mevsim bahar ya da yaz ise pencerelerden taşan rengarenk çiçekler ayrı bir güzellik veriyor.

Laleler ve St. Gilgen evleri

Hallstatt ve Konstanz gölünde olduğu gibi burası da son yıllarda Japon turistlerin gözdesi olmaya başladı. Gezi teknelerinin iskelesi sabahları daha sakin, tur otobüslerinin gelmesiyle köyün sokakları bir anda doluyor, öğleden sonra tekneler epey kalabalık oluyor. Kambersiz düğün, Sankt Gilgen'e gelip göl turu yapmamak olmaz. Wolfgang gölünde ulaşımı sağlayan "Wolfgangsee Schiffart" şirketine ait 6 büyük tekne bulunuyor. Gezi teknelerinin kapasitesi 100 ile 360 kişi arasında.

Köyün tarihini anlattığım bölümde bahsettiğim "Kaiser Franz Josef I" teknesi tamamen aslına uygun şekilde yenilenmiş. Bu tekneyle senede bir kaç defa düzenlenen yemekli özel göl gezileri Temmuz ve Ağustos aylarında gerçekleşiyor, bir keresinde denk gelmiştim ama aylar öncesinden rezerve edilmişti.

Mayıs ayından Eylül sonuna kadar gölün üzerindeki canlılık görülmeye değer. Akla gelebilecek tüm su sporları ve her çeşit tekne için gölün çevresinde iskele ve barınaklar yapılmış.

Gölde yelkenli, elektrikli gezi teknesi, kano ve sörf kiralamak mümkün. Kış aylarında göl ulaşımı belirgin şekilde seyrekleşiyor, Ocak, Şubat, ve Mart aylarında hava çok soğuk ve rüzgarlı. Geçen kış seneler sonra ilk defa Wolfgang gölü tamamen donmuş. Instagramda gölün üstünde buz pateni yapan neşeli gençleri gördüm; çok keyifli olmalı!

Sankt Gilgen, Fürberg, Falkenstein, Ried, Shafbergbahn ve St.Wolfgang iskelelerini kapsayan büyük turun süresi 1 saat 15 dakika. Tekne gezisiyle gölün büyüklüğü ve doğasının güzelliği çok daha iyi anlaşılıyor. Ayrıca hemen köyün girişinde yer alan "Zwölferhorn" teleferiğiyle kısa bir yolculuk mümkün. Teleferik ile ulaşılan seyir terasında panoramik göl manzarası seyrediliyor.

Swölferhorn teleferiği tırmanışına başlıyor... 

Sahildeki yürüyüşüme devam ediyorum. Bazı evler göl manzarasını kapatıyor, ama 5-10 metre sonra yeniden iskele ve banklar birbirini takip ediyor. Köyün güneyine doğru sakin ve uzun bir yol olan Ischlerstraße başlıyor ve burada yapılan yürüyüşte çok güzel bahçeli birkaç eski ev bulunuyor. Artık ezberlemiş olsam da her defasında sahilde ve köyün içinde bol bol fotoğraf çekmekten kendimi alamıyorum. Eğer bir sıralama yapılsa, Sankt Gilgen'in Avusturya'nın en güzel ilk 5 köyü içinde yer alacağına eminim.

Sahil parkı. 

Banklar ve parklar Avusturya'nın vazgeçilmez ikilisi :) 

Göle bakan en güzel eski evlerden biri! 

Sankt Gilgen evlerinin en güzeli, galiba en büyüğü! 

Göllere olan sevgimi biliyorsunuz. Bir gün göl kıyısında bir evim olmasını ne kadar isterdim, sabah dağların eteklerine inen sisin şaşırtıcı görüntüsüyle uyanmak, ördeklerin ve kuşların sesine kulak vermek harika olurdu. 

Sankt Gilgen ve St.Giles kilisesi... Sisli bir bahar sabahında... 

Sankt Gilgen ve Wolfgang gölü birlikte çok güzeller! Kesinlikle gezginlerin kaçırmaması gereken bir destinasyon. Yolunuz Avusturya'ya düşerse şahane bir doğa ve masal gibi bir köy sizi bekliyor. 

 Sankt Gilgen, Mayıs 2017 

* Almanca: Wolfgangsee

St.GilgenTourismus Büro:  Mondsee Bundesstraße1a St.Gilgen 5430
Telefon: +43 6227 2348.   st.gilgen@wolfgangsee.at 

Tekne gezileri için:  yaz ve kış tarifesi için: www.wolfgangseeschifffahrt.at   

En yakın havaalanı: Salzburg W.A.Mozart Havaalanı olup, Sankt Gilgen'e 42 km. mesafededir. Araba ile 40 dk. bol manzaralı bir yoldan Sankt Gilgen'e gidiliyor. Ayrıca 150 no'lu otobüs Sankt Gilgen'e uğradıktan sonra Strobl ve St.Wolfgang köylerine devam ediyor.  Kalkış yeri Salzburg Hauptbahnhof (Tren istasyonundaki otobüs durağı.)

Konaklama : Köyün içinde Gasthof Zur Post eski ve güzel bir otel. Köy merkezinden biraz uzakta yer alan Hotel Gasthof Fürberg ise gölün kıyısında yer alıyor.  3 yıldızlı Falkensteiner ise 63 € dan başlayan fiyatları ile hesaplı. (Trivago fiyatı) Elbette hiç konaklama yapmadan günübirlik gezi seçeneği de düşünülebilir. Salzburg'dan Sankt Gilgen 40 dakika, Viyana'dan 3 saat ve Linz'den 1 saat 30 dakika mesafede bulunuyor. (Araba ile.) 

Yeme-içme : Sankt Gilgen'de tüm restoranlar Avusturya/Alman mutfağının bilinen örneklerini servis ediyor: geleneksel Avusturya Şnitzeli ve Tafelspitz (haşlanmış et) Ayrıca göl balıkları. Avusturya'nın tatlı spesiyalleri olan Salzburger Nockerln ve Apfel Strudel. 

(Eğer özel bir yemek düşünülüyorsa, gölün en büyük köyü olan St.Wolfgang köyündeki "Weissen Rössl" oteli harika bir "fine dining" restoranına sahip. Tabi otelin daha hesaplı ama kaliteli bir restoranı daha mevcut, her ikisini de tereddütsüz tavsiye ederim.)