Tokyo - Osaka nazomi Ekspres |
Tren çok hızlı gitmiyor veya ben öyle hissediyorum, köylerden, kasabalardan, çayırlardan geçiyoruz, kısa bir süre denizi bile görüyorum, binalar tekrar sıklaşıyor, şehre yaklaşıyoruz.
Shin-Osaka istasyonu hem şehir içi hattı (Osaka metrosu) için, hem de diğer şehirlere giden trenler için önem taşıyor; burada indikten sonra epey büyük bir şehir olan Osaka içinde istediğiniz bölgeye rahatlıkla erişebiliyorsunuz.
Osaka için "kanallar kenti" tanımlaması yapılıyor; aynı zamanda "Japonya'nın Gurme başkenti" olarak da anılıyor. Ben her ikisine de mutabığım. Bir finans merkezi olarak şehrin silüetinde bol bol gökdelen görmemize rağmen yeşil alanları ve meyve ağaçlarıyla bezenmiş parklarıyla güzel bir şehirdeyiz. Osaka'da ilk izlenimim genç nüfusun yoğunlukta olduğu. Genç kızlar-delikanlılar yaratıcı ve renkli giyim tarzları ile dikkat çekiyor. Burada biraz daha az İngilizce tabela görüyorum, gençler yavaş yavaş İngilizce konuşmaya başlamışlar ama yine de en turistik bir yerde bile derdimi anlatamadığım zamanlar çok oldu.
Otelde pijamam hazır:)
Bir çok otelde odanızda bir havlu bornoz bulduğunuzda doğal karşılarsınız. Ama iki parça düğmeli bir klasik pijama sizi şaşırtır. Ben de odada bulduğum pijamayı pek severek giydim, üstelik kumaşı gerçekten kaliteli idi. Japonya genelinde normal bir uygulama diye düşünüyorum, zaten otel de öyle beş yıldızlı falan değil. Üstelik ertesi gün de tertemiz yeni bir pijama yatağımın üstündeydi, kendimi pek değerli hissettim.
iki boy pijamamız var diyor açıklamada, istersek satın alabiliyormuşuz.. |
Osaka'nın en güzeli: Osaka Kalesi
Osaka kalesi bizim bildiğimiz ve alışık olduğumuz tarzda bir kale değil. Ne Avrupa'daki ne de bizdeki kalelere benziyor. Tarihi 1400'lere dayanıyor. Honganji tapınağı olarak bilinen ve 1580'lerde yanan ilk yapı, Hideyoshi Hashiba (Toyotomi) tarafından yeniden inşa edilmiş. Onun ölümünden sonra, II. Shogun Hideteda yeni bir kale yaptırmış, kulesine çarpan bir şimşek onunda sonunu getirmiş. Eskiden Osaka kalesinin içinde bulunduğu topraklar zamanla ordu tarafından kullanılmaya başlanmış. 1931'de bir müze projesi çerçevesinde yeniden yapılan Osaka kalesine ait bazı binalar II.Dünya savaşında büyük hasara uğrasa da yapılan onarımlar ile bugünkü görkemli halini almış.
Çok güzel bir parkın içinde yapılan bir yürüyüş ile ulaşılan Japon mimarisinin tipik bir örneği olarak niteleyeceğimiz ana yapı (Tenshu-kaku) daha önce karşılaştığım Japon tapınaklarından pek farklı değil, ama ancak etrafını gezdiğinizde buranın gerçekten şehrin yüksekçe bir noktasında olduğunu kavrıyorsunuz. Yapının bir kaç katı müze olarak kullanılıyor ve tarihi bazı belgeler, savaş aletleri sergileniyor. Asansörle en üst kata kadar çıkılabildiği gibi merdiven kullanmak da mümkün, öğrenci gruplarının çok yoğun olduğu kalede epey kalabalık var, en güzeli içine şöyle bir göz attıktan sonra panoramik Osaka manzarasını seyretmek ve "Cennet köprüsü"nden geçerek kalenin gerçek konumunun keyfine varmak.
Osaka kalesini çevreleyen geniş park (Nishinomaru bahçeleri), 600 kiraz ağacı ve diğer meyve ağaçları ile başta "Sakura" festivali olmak üzere yıl boyunca bazı festival ve etkinlikler ile şenleniyor. Masmavi gökyüzünün olduğu bir Pazar gününde sarıdan kırmızıya çalan tonlarda yapraklarıyla pırıl pırıl ağaçların ve sanki bir Japonya albümünden çıkmış gibi duran köprünün (Cennet köprüsü) resmini çekiyoruz.
Osaka kalesi müzesi: giriş ücreti 600 Yen, 15 yaşından küçükler için ücretsiz.
Güney Osaka "Minami"'de eğlence, alışveriş ve yemek: Dotonbori ve Namba
Osaka yemek -gurme temalı turların revaçta olduğu bir şehir. Otellerde, mağazalarda turistler için hazırlanmış "nerede ne yenir" tarzında broşürler gördüm. Yemek deyince adres kesinlikle şehrin merkezi olan güney Osaka Minami. yani Shinsaibashi, Namba, Dotonbori, Nipponbashi.
Dotombori ve Namba'nın enerjik atmosferi Osaka'nın renkli yüzü. Bu bölgede eski ve dar, taşla döşenmiş sokaklarda geçmişin izini sürerek gezinti yapabilir, yakındaki küçük ama ünlü "Hozen-ji" budist tapınağını ziyaret edebilirsiniz.
Tapınak açık bir alanda yer alıyor, ilginç bir konumu var. Burada dualarını tamamlayan budistler sonra bir rutin olarak tamamen yosun kaplı heykeli kepçelerle su ile ıslatıyorlar. Biraz sonra iki adım ötede modern dükkanlar, restoranlar, kafeler ve Osaka'lı gençlerin gece gündüz demeden toplandığı Ebisubashi köprüsü bulunuyor. Köprünün karşı tarafında gece kulüplerinin de bulunduğu bir kaç sokak var, Beyoğlu'nu çağrıştırıyor ama tamamen güvenli bir bölge, geç saatlerde bile otelime gitmek için buradan rahatlıkla geçebildim.
Hozen-ji Tapınağı (Mizukake Fudo-son) 1- Chome 1- 8
Bir Fenomen: Ebisu Köprüsü (Ebisubashi)
"Ebisu Köprüsü" "Osaka Kalesi" gibi şehrin görülmesi gereken yerlerinden biri. Güney Osaka'da Dotonbori kanalının üstünde yer alan bu köprünün hemen yanı başında bulunan üstü kapalı alışveriş sokakları (Ebisu bashi-suji), büyüklü küçüklü mağazalar, restoranlar, bar ve gece kulüpleri Osaka halkını olduğu kadar başka şehirlerden gezmeye gelenleri de cezbediyor. Özellikle gençler Ebisu köprüsünü neredeyse mesken edinmişler. Gece gündüz yüzlerce genç burada buluşup çevre kafelere, restoranlara dağılıyor. Hatta tam köprünün üzerinde amaçsızca dolaşır gibi görünen genç kızların ve genç erkeklerin hepsi olmasa da bir kısmı buraya yeni birisiyle tanışmak için geliyor. Biraz zaman geçirmek yeterli bunu gözlemlemek için, ilginç bir sosyal olgu.
Alışverişe ya da çevredeki kaliteli restoranlardan birine gelmiş olan pek çok aile de var bu kalabalığın içinde. Hava kararınca pırıl pırıl LED ekranlar ve ışıklı tabelaların yarattığı ortam görmeye değer, her yerde anime karakterler var, bunların bir kısmı bizde de bilinenler, bir de bilgisayar oyunlarının reklamları dönüyor ışıklı panolarda. Şehrin neresinde kalırsanız kalın muhakkak Ebisu köprüsüne uğramalısınız, özellikle akşam üzeri.
Ebisu Köprüsü.Glicoman panosu. Osaka. |
Glico Man (Glico adam) :1935 yılında Glico şekerlemeleri tarafından asılan bu ışıklı büyük pano'da mavi bir arka plan üzerinde finişe gelmiş bir koşucu yer alıyor. Bu ışıklı pano uzun yıllardır aynı yerde. Glico Man'i herkes tanıyor, Osaka deyince akla gelenlerden biri. Köprünün üzerinde resim çektiren çoğu kişi arka planda onun gözükmesini istiyor ve aynı pozu veriyor.
Köprünün her iki tarafındaki sokaklarda bölgenin simgesi haline gelmiş bazı renkli restoranlar var.
Kani Doraku: Çok katlı bir ıstakoz restoranı. Binanın üstündeki hareketli dev bir ıstakoz var.
Zubora-ya: Bu balık restoranının simgesi de spesiyalitesi olan (fugu) balon balığı şeklinde büyük bir fener.
"Ebisu bashi-suji" alışveriş caddesi büyük uzun bir pasaj gibi. Giyim mağazalarından, "istediğin kadar ye" tarzı pizzacılara, suşi corner'lara, pastanelere kadar çeşit çeşit dükkan. Ayrıca "cosplay" yani - özel kostümler giyip dolaşmak - için gençlerin alışveriş ettiği birkaç aksesuar/giyim mağazası.
Ebisu köprüsünün dört bir yanındaki sokaklarda ve paralel caddelerde uluslararası kafe zincirlerinin şubelerinden (Sturbucks pek seviliyor) Osaka spesiyalitesi fugu (balon balığı), Okonomiyaki ve yine özel bir geleneksel yemek olan Sukiyaki yiyebileceğiniz restoranlara kadar ne ararsanız var, H&M gibi zincir mağazalar da burada. Tavana kadar yükselen rafları ve binlerce çeşidi ile birbiriyle alakalı - alakasız her türlü şeyi satanlar da eksik değil; Fiyatlar sanki Tokyo'dan daha ucuz gibi, veya bana öyle geliyor.
Kansai Uluslararası Havaalanı
1994 yılından beri hizmet veren Kansai Uluslararası Havaalanı (KIX) bol ödüllü İtalyan mimar Renzo Piano tarafından dizayn edilmiş. Tamamen yapay bir ada üzerinde yer alan devasa bir havaalanı. Söylendiğine göre 1,100 hektar alan üzerinde yer alıyor. Kansai'ye giden yollar da tamamen deniz doldurularak yapılmış, buradan "Haruka" Ekspres ile Shin-Osaka istasyonuna 50 dakikada ulaşabilirsiniz. Mimari olarak terminal binasının içi de de çok modern ve güzel, Japonya'dan dönüşümü Kansai'den yaptım, Nara'dan sonra trenle Osaka'ya döndüğümde hava kararmıştı, maalesef Kansai'yi sadece ışıklarıyla seçebildim, gece yarısı uçuşum olduğu için uçaktan da bir resim çekemedim, terminale girerken çektiğim tek resim altta. Bu arada bizde de Ordu-Giresun havaalanı denizin üstünde inşa edilmeye başlanmış, ne diyelim, hayırlısı.
Osaka yemek içmek, gezmek için ideal bir şehir, eğlenceli ve keyifli... renkli ve dinamik. Biraz daha yakın olsa arada sırada "hadi kalkın Osaka'ya gidelim " diyebileceğim bir yer.
Şimdi artık eski başkente, tarih dolu Kyoto'ya rotamı çeviriyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder