Dünyamızı keşfetmeye hazır mısınız? dağlar, ovalar, göller... ülkeler, şehirler, kasabalar... değişik kültürler...
Hepsi bizi bekliyor...

8 May 2013

KUZEY İSPANYA : ASTURIAS, CANTABRIA, CASTILLA LEON VE BASK BÖLGESİ

Guggenheim Museum, Bilbao
Guggenheim müzesi - Bilbao
İspanya gerçekten Avrupa coğrafyasındaki en güzel ülkelerden biri.  Güneyde Akdenizin ılık suları, kuzeyde Atlantik okyanusunun hırçın dalgalı sahilleri dünyanın her yerinden insanlara cazip geliyor. Ülkemizde de çoğumuzun  en çok görmek istediği  ülkelerin ilk beşinde İspanya muhakkak yer alır. Son zamanlarda başta Barcelona olmak üzere, Madrid, Sevilla, Granada, Toledo ve Valencia şehirlerini kapsayan tur programlarının  çabucak dolduğunu görüyoruz. Ailecek biz de bu şehirleri ve civarını severek gezdik.  İspanya'nın simgeleri olarak düşünülen kat kat kırmızı elbiseleriyle dans eden flamenko dansçılarının şovlarını izledik,  lezzetli "paella" ve "tapas"lar yedik, şallar ve yelpazeler aldık, sıcak ve nemli havanın hem keyfini hemde cefasını yaşadık. En son oğlumla Barcelona'ya gittiğimde (daha önce yazdığım Pireneler gezisinin devamında) bana dedi ki: "annecim İspanya'yı da bitirdin sayılır! " gülüştük o zaman, ancak ben tekrar buraya gelmek ve yepyeni keşifler yapmak için planlarımı yapmaya başlamıştım bile. nereye mi? Yeşilin her tonunun ovalara, vadilere, ormanlara hakim olduğu; sahillerde mavilerle buluştuğu bambaşka bir İspanya: Asturias, Cantabria, Castilla Leon ve Bask (Asturya, Kantabriya, Kastilya Leon ve Bask )


Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com

Kuzey İspanya tam bir sürpriz: az bilinen, az bahsedilen, az turistin olduğu ama bir o kadar da değişik, güzel, kendine has ve şaşırtıcı. Her anında iyi ki geldik dedirten bir gezi oldu. Yeşilin her tonuyla Asturias, hırçın okyanusla baş başa küçük bölge Cantabria, ıssız dağlardan sonra gelen bir sürpriz Castilla Leon ve başlı başına ayrı bir ülke gibi davranan ve belli ki öyle hisseden gururlu Bask bölgesi. "Kuzey İspanya" diyorum baştan beri ama bu benim genellemem  aslında; İspanya kuzeyinde de değişik özerk bölgelerden oluşuyor ve Galiçya, Asturias, Cantabria ve Bask bölgelerinin  uzunca bir kıyı sahili bulunuyor. Bu güne kadar bu bölgeleri kapsayan bir tur programı görmedim şimdiye kadar, ama zaten doğası öyle güzel ki bu bölgenin, arabayla gezmek yani nehirler, göller, ormanlar arasından sık molalar vererek yol almak ve hakkını vermek gerekir, ama kaç günlük bir gezi olacağı önemli elbette, bu yüzden en karakteristik şehirleri  belirleyip otel rezervasyonlarını ona göre yaptık.

Beş gün sonra yine Bilbao'dan döneceğimiz için en batıda yer alan Galiçya bölgesine zamanımızın yetmeyeceğini düşündük. Ama gezi eğer bir kaç gün daha uzatılabilirse, Galiçya'da La Coruna ve hristiyan aleminin hac duraklarından Santiago de Compostela 'yı kaçırmamak gerekir. Hatta bir Portekiz seyahatinde biraz daha kuzeye giderek buraları da o seyahat içinde değerlendirilebilir. 

Dönelim bizim yollara; Kuzey ispanya'da küçük ölçekli bazı havaalanları olsa da Türkiye'den 
gidiş-dönüş için tek seçenek var, THY ile Bilbao'ya uçmak, Bask bölgesi zaten listemde olduğu için programı ilk önce Bilbao'da bir gece kalıp şehri ve çevresini keşfetmek üzere yaptık. Sonrası Cantabria, Asturias, Castilla Leon  (Castilla y Leon) bölgelerinin geçip bir yarım daire çizerek daha önce gördüğüm ve hayran kaldığım San Sebastian'da bir kaç gün geçirmek! 


Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com
Modern Bilbao ve Nevrion nehri

BİLBAO: Eski şehir, Guggenheim müzesi ve Butron kalesi 

Gezimizin başladığı gün Bilbao'nun yağmurlu olacağı tahmin ediliyordu, derken uçakta da aynısını duyunca rahat gezemeyeceğiz diye üzüldüm. Üç saati aşan bir yolculuktan sonra indiğimiz Bilbao havaalanı küçük ama derli toplu,  hemen kiralık arabamızı alıp,  diğer Avrupa şehirleri  için rekor sayılabilecek kısa bir sürede yola koyulduk.

Şehir havaalanına çok yakın, 20 -30 dakika alıyor, Bilbao'nun içinden geçen Nevrion nehrinin üzerinde köprüler var,  ilk önce pek büyük bir şehir olarak gözükmedi, ama meğerse İspanya'nın 4. büyük şehriymiş. Bilbao  konum olarak Biscay körfezi üzerinde yer alıyor ve önemli bir liman 
ve ticaret merkezi olduğu söyleniyor.  Ancak 15 yıldır Bilbao denince çoğu kişinin aklına önce "Guggenheim Müzesi" geliyor.  Bilbao'yu tüm dünyaya tanıtan ve söylendiğine göre çoğu turistin burayı tercihinde büyük rol oynayan bu sanat müzesi Nevrion üzerinde yer alıyor. Biraz Beyoğlu'nun sokaklarına benzeyen, ama çok daha temiz, düzenli ve bakımlı olan tarihi sokakları ve meydanlarıyla Bilbao'nun ilk yerleşim bölgesi  -eski şehir - özellikle akşamları cıvıl cıvıl... Eski şehrin binalarında, dükkanlarında, "pintxos" ( pinços) barlarında, sokağa atılmış masalarda sohbet eden insanların yüzlerinde bir farklılık var, sanki İspanya'da değiliz, bambaşka bir ülkedeyiz, bu duygumuz ileriki günlerde daha da güçlenecek...

Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com

Deniz ile devri Alem denizmontreal.blogspot.com
Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com
Guggenheim müzesi, hayranlık uyandıran bir mimari...
Planımızda ilk önce Guggenheim'ı gezmek var. Otelimiz müzeye1 00 metre mesafede, arabayı bırakıp yayalar için yapılmış köprüden geçerek ana kapısına varıyoruz. Biletler internet ortamında satılıyormuş ama biz Nisan ayında gittiğimiz için kısa bir bilet sırası sonunda müzeye giriş yaptık. 
1997 yılında açılan müze "Guggenheim Foundation" tarafından destekleniyor, yapının mimarı özel bir yarışmayla seçilmiş, Frank Gehry zaten ünlü bir mimarmış,  dışarıdan görkemli bir görünüşe sahip olan müze kompleksinin içinin de aynı modern mimari anlayışıyla gayet kullanışlı bir biçimde dizayn edildiğini gördük. Müzede katlar arasında asansör bulunuyor, her şey düşünülmüş. Çeşitli galeriler ve salonlardan oluşan "sürekli  sergiler" bölümünde Guggenheim koleksiyonuna ait ünlü eserlerin dışında Any Warhol'un başını çektiği "Pop Art" akımından seçkiler vardı, bu salonda fotoğraf çekme denemesinde bulundum ama sertçe uyarılarak vazgeçtim. Sanırım gençlerin en hoşuna gidecek olan bölüm günümüz modern resim akımlarına uygun rengarenk tablolarıyla 103 ve 105 no'lu galeriler olacaktır.

Sürekli sergiler dışında, müzede değişken güncel sergiler de büyük yer kaplıyor. "L'Art en guerre, France 1938-1947: From Picasso to Dubuffet" sergisi güncel olan sergiydi. Konusu II. Dünya savaşında Fransa'da sanat olarak özetlenebilir. Burada 2.katta  Picasso'nun bir kaç tablosu ve savaş sırasında çok zor şartlarda çalışmaya devam eden Matisse ve Bonnard gibi sanatçıların etkileyici eserlerini gördük. Guggenheim'da tüm salonları gezmek bir kaç saat  sürebilir,  biz sanırım bir buçuk saat içinde bitirdik müze turumuzu,  giriş  ücretine "Audio" cihazlar da dahil, açıklamalar anlaşılır bir ingilizceyle,  erkekler pek kendini zorlamıyor sanat- müze konularında, yine de sağ olsunlar eşim de, oğlum da sonuna kadar kaldılar. Bana gelince öyle büyük bir müze bağımlısı değilim ama görsel sanatları severim, ilginç konulardaki müzeler çıkar karşıma bazen, Belçika'da dantel müzesi, Fransa Provence bölgesinde parfüm müzesi gibi, işte onları hiç kaçırmam. 


Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com
1992 yılında Jeff Koons tarafından yapılmış...
Yağmur iyice etkili olmaya başladı, asansörle yukarı çıkarak müzenin kafesine geldik. İçerisi doluydu, biz de kahvelerimizi alıp dışarıdaki korunaklı masalara oturmaya yöneldik, hemen karşımızda ilginç bir şey gördük, cafe'nin müzenin arka caddesine çıkan yolunun hemen ortasında kocaman bir sevimli köpek heykeli var bir kaç adam boyunda, paslanmaz çelikten yapılmış, özelliği üstünün tamamen çiçeklerle kaplı olması, bizde Taksimde de bir ara böyle bir şey vardı ama bu gerçekten büyük ve sevimli bir çiçekli köpek, adı "Puppy"; meğer o da şehrin simgelerinden biriymiş. Kahvemizi bitirince, otelimize dönüp giriş yaptık, kısa bir süre dinlendik. 



Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com
eski şehrin binaları ....
Bilbao düzayak bir şehir. Özellikle eski şehrin konumu çok güzel, her yerden yürünebilir, modern binaların olduğu iş merkezi sayılan bölge bir köprüyle eski şehre bağlanıyor, zaten Nevrion üzerinde bir kaç köprü var, öyle eni çok geniş olan ya da debisi fazla olan bir nehirden bahsetmiyoruz,  sanki daha çok bir su yolu ya da kanal gibi, ancak rahatsız edici bir koku yok, şehir oldukça temiz, sakin, insanlar bakımlı ve iyi giyimli, en eski binalarda bile fazla bir kırık dökük manzara yok, zaten daha sonra bu söylediklerimin hepsinin tüm bölge için geçerli olduğunu görerek öğrendik. 

Eski şehrin dar sokaklarında şarküteri vitrinlerinde "iberico"(yöreye özgü domuz pastırması),  Rioja şarapları turistlerin gözünü alacak şekilde yerleştirilmiş. Yeri gelmişken; buralarda değişik bir yeme-içme konsepti var,  normalde 'bar' bizim için içki içilen yerdir, ama burada bar deyince akşama doğru bir kaç "pintxos" ile birkaç kadeh içki ve  bolca sohbet için mesai bitiminde uğranan bir mekan oluyor. Restoranlar bile yemek salonu ve bar bölümü olarak iki bölümden oluşuyor, bar bölümünde tezgahın üzerinde çeşit çeşit deniz ve et ürünleri ile hazırlanmış "pintxos" saat 17:00 gibi hazır oluyor, bar iskemlelerinde ve hatta bazen ayakta yiyorlar, saat 21:00 civarı akşam yemeği için yemek salonunda restoran düzeninde servis başlıyor, gördüğüm kadarıyla ayakta atıştıranlar genelde gençler ve çalışan kesim, beyaz örtülü formal yemek düzenini  tercih edenler de çocuklu aileler ya da turistler oluyor.  Rezervasyon yaptırmanız gerekiyor akşam yemeği için, Bilbao'ya gelmişken pintxos yemeden gitmemeli, özellikle somon, sardalya ve karidesli olanları harika oluyor. 


Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com
Casa Victor Montes - şehrin en iyisi! 
Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com
Bakailao pintxo.
Akşam üzeri şehrin dar sokaklarında uzun bir yürüyüş yapıp, rezervasyon yaptırdığımız Victor Montes'e geldik. Bu tarihi restoran - pintxos  bar  eski şehrin merkezi bir sokağından girilen kare şeklindeki bir  meydanda bulunuyor, burada da bar üstünde sıralanmış lezzetli atıştırmalıklar ve konuşkan bir kalabalık vardı , biz restoran bölümünde yedik, kaliteli bir yer, barda da otursanız, restoranda da olsanız keyifli bir ortam var, bize biraz turistik bir yerdir demişlerdi ama neredeyse  müşterilerin yarısının şehrin ahalisi olduğunu gördük, bu da iyi bir işaret... 


Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com
Hotel Hesperia Bilbao 
Yemekten sonra kısa bir yürüyüşle otele döndük, geceyarısı olmak üzereydi, çok güvenli bir şehir olduğu izlenimini edindik, zaten gündüz bir tane bile dilenci görmemiştik. Otelimizin adı  "Hesperia Bilbao", modern ve yeni bir otel, odaları temiz ve rahat, rezervasyona kahvaltı dahil, iyi ki öyle yapmışız, güzel bir kahvaltı büfesi hazırlanmış, yerel lezzetlerden örnekler de bulunuyordu. Hele çeşitli çay seçeneklerinin bulunduğu çay köşesi beni çok sevindirdi. 


Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com
Gatika'ya yaklaşırken...
Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com
koca kaleyi bir türlü bulamıyoruz...
Kahvaltıdan sonra vakit kaybetmeden  otelden ayrıldık, hem Bilbao'ya yakın bir kale olan "Butron kalesi"ni göreceğiz, hem de Bask kırsalında bir iki saat gezeceğiz. Gatika adını navigatöre girdik ama kabul etmiyor, kendimiz buluruz dedik ama bir türlü kaleyi bulamadık. Yemyeşil ovalar, tepeler arasında gezinip duruyoruz, tabelalar da ilk yazı Bask dilinde, sonra da İspanyolca yazıyor, Butron adını bir kere gördük ama dönüp dolaşıp koyunların otladığı çiftlik gibi bir yerden geçiyoruz bir kaç kere, tam eşim vazgeçip ana yola çıkalım demişti ki şöyle bir baktım pencereden, yaklaşık yüz metre metre mesafede sık ağaçların arasında Butron kalesi. Etrafında herhalde bir 45 dakika dolaşmışızdır, neyse ağaçlıklı bir yolun başında levhasını da görünce kalenin yakınına kadar arabayla gelebildik. Kale güzel, tam fotoğraflık, yemyeşil bir çevre içinde ince ince akan bir suyun yanı başında. Orta çağda inşa edilen kale 1878 yılında ciddi bir renovasyon sonucunda bu günkü haline gelmiş. 2005 yılında bir İspanyol şirketler grubu tarafından satın alınmış, yani şu anda özel mülk statüsünde, İspanya'nın hemen hemen tüm bölgelerinde çeşitli büyüklüklerde kaleler bulunuyor, sanırım Butron Bask bölgesinin en meşhur kalesi, Bilbao dışında gezilecek güzel bir bölge Gatika; özellikle doğa tutkunları için. 


Butron Castle, Gatika, Basque country
Castillo de Butron - Butron Kalesi 
Artık Cantabria'ya doğru yola koyuluyoruz, yollar güzel, bakımlı, zaman zaman paralı yollara da girmek gerekiyor,  yollara dağlar ve kıvrılarak akan küçük akarsular eşlik ediyor. İlk Cantabria 
durağımız Santillana del Mar yakında ikinci bölümde!



GEZİYE DAİR...

Guggenheim Müzesi:   Avenida Abondoibarra, 2  48001 Bilbao
Salı - Pazar: 10:00 - 20:00, Ptesi: kapalı (Temmuz/Ağustos hariç)  
giriş ücreti: 13 euro, öğrenci: 7,50 euro biletler girişte yada online olarak: guggenheim-bilbao.es 
Bistro guggenheim bilbao: cafe/restoran (müze saatlerinde açık), ayrıca hediyelik eşya dükkanı ve sanat üzerine yayınların bulunduğu bir kitapçı 

Hotel Hesperia Bilbao:  Campo Volantin, 28 48005  Bilbao  hotel@hesperia-bilbao.com
Double oda fiyatları 120 euro'dan itibaren  (kahvaltı dahil) ücretsiz wi-fi,  park yeri ücreti günlük 
18 euro  

Casa Victor Montes: (Restoran ve pintxos bar):  Plaza Nueva, 8  48005 
rezervasyon sadece telefon ile yapılabiliyor. (94) 415 56 03 - 415 70 67  
iberico tabağı:14,80  soslu kuzu bask usulü:16,80 sığır fileto bask usulü:19,50 ve tatlılar: 9,50 euro 

El Castillo de Butron ( Butron kalesi) : Bilbao'ya yaklaşık 20 km uzaklıkta, Gatika kasabası sınırlarında, BI- 631 (Mungia) istikametinden sonra sapılıyor Gatika'ya...

BASK BÖLGESİNE DAİR 
  1. Bask Bölgesinin kendine ait, hiç bir dil grubuna girmeyen bir lisanı var: Baskça ya da orijinal adıyla "Euskara".  Euskara, Avrupa'nın en eski lisanıymış. Tabelalarda ve dükkanların çoğunda önce Euskara, sonra İspanyolca yazıyor. 
  2. Bırakın dükkan çalışanlarını, otel ve turistik yerlerde bile İngilizce konuşan çok az, sinirlerinizin sağlam olması gerekiyor, küçük bir ispanyolca sözlük işe yarayabilir, bir de gençler bazen fransızca konuşabiliyor.  
  3. İspanya'nın her yerinde uygulanan "siesta" kuralı burada da geçerli,  saat 13:00 - 17:00 arasında açık bir dükkan bulmak çok zor,  yaz/kış fark etmiyor.
  4. Bölgenin havası  karadeniz'e benziyor,  yaz ayları dışında oldukça yağışlı ve soğuk bir hava söz konusu, diğer yandan İspanya'nın pek çok bölgesi yaz aylarında çok sıcak ve nemli geçerken Bask bölgesinde okyanustan gelen rüzgarlar sıcaklıkların aşırı artmasını engelliyor. Bu durum tüm kuzey İspanya için geçerli...
  5. Bask mutfağı tüm dünyada kabul edilmiş önemli bir mutfak, eğer 2-3 gün ayırabilirseniz harika tatlarla tanışabilirsiniz. (yakında Bask mutfağını ayrı bir yazıda değerlendireceğim)
  6. Basklılar gurur duydukları ve çok hassas oldukları "Euskadi - Bask " kimliğini oldukça önemsiyorlar, bu konuda da dikkatli olmak gerekiyor, özellikle Bilbao halkıyla daha samimi sohbetlere girmeyi düşünenlere...






3 yorum:

  1. harika bir kaynak olmuş Kuzey İspanya yazıarınız. Yazın gerçekleştireceğimiz gezide büyük faydası olacak. elinize sağlık. Selma, K.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Selma hanım. beğendiğinize sevindim, teşekkürler iyi gezmeler !

      Sil
  2. Merhaba, Castillo de Butron ile ilgili nihayet bir yazı buldum. Ben de eşimle birlikte İspanya seyahati planlıyoruz, rotada Santander Bilbao ve San Sebastian da olacak. Bu kale merak ettiğim bir kaleydi ama ya turistlerin ilgisini çekmiyor ya da ziyarete açık değil. Hadi ulaştık diyelim bilet alıp gezme şansımız var mı? Yoksa sadece dışarıdan bakıp dönüyor muyuz? Bu konuda yardımcı olursanız sevinirim. Teşekkürler

    YanıtlaSil