Dünyamızı keşfetmeye hazır mısınız? dağlar, ovalar, göller... ülkeler, şehirler, kasabalar... değişik kültürler...
Hepsi bizi bekliyor...

2 Mar 2013

Toulouse’dan Homps’a Canal- du -Midi: Midi-Pyrénées bölgesinde huzur dolu yolculuk

Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com



Güneybatı Fransa’dayız. Midi-Pyrénées bölgesi Fransa’nın 26 bölgesinden en büyük olanı. Bu güzel bölgede tarihi şehirler, kaleler, ormanlar, nehirler ve tarihi su kanalları karşılıyor bizi. Burada yeşil var, su var, huzur var. Bugün sizi Toulouse’dan başlayıp “Canal du Midi ” boyunca yol almaya, tarihi kale şehir Carcassonne’da bir mola verdikten sonra Homps’a, Auberge de L’Arbousier’in bahçesinde, hemen kanalın kıyısında öğle yemeğine davet ediyorum.

Pembe şehir Toulouse

Türk Hava Yolları'nın İstanbul- Toulouse seferleri başlayınca, bize de artık Toulouse’dan başlayan bir rota çizmek farz olmuştu. Orijinal planımızda Toulouse’u keşfettikten sonra her zamanki gibi arabamızı alıp, olabildiğince aşağılara Akdeniz’e kadar inmek vardı. Daha sonra kararımızı değiştirip Barselona’ya kadar gitmeye karar verdik. Ancak, Canal du Midi kıyısındaki Homps'dan Barcelona’ya kadar olan bölümü başka bir yazıya bırakacağım. Zaten Toulouse- Carcassonne- Homps arasında bizi öyle güzel manzaralar karşıladı ki Banyuls ve Argeles-sur-mer gibi birbiri ardına kilometrelerce sıralanan plajlar bile bize çok sıradan geldi.

Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com

Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com
Capitole meydanındaki hazırlıkları seyrediyoruz oğlumla...
Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com
İşte pembe şehir tanımlamasına uygun bir " Toulouse Evi"
Toulouse Blagnac havaalanına iner inmez kiraladığımız arabayı alıp vakit kaybetmeden otelimize gittik. İlk intiba olarak düzgün ve temiz bir şehirle karşılaştık. Nasıl Hindistan’da Jaipur "pembe şehir" olarak biliniyorsa, Toulouse da "Avrupa’nın pembe şehri" olarak adlandırılıyor. Hakikaten binaların ve çatıların pembeye çalan hoş bir rengi var. Otelimizin de bulunduğu Rue des Potiers ve çevresindeki eski bahçeli evler çok güzel, üstelik şehir merkezine de çok yakınız.

Otelimize gelirsek; bahçeli bir evi bir çeşit otel-pansiyona dönüştürmüşler. Bizzat sahipleri tarafından karşılanıyorsunuz , güleryüz ile mi, hayır, ama pek kafaya takmıyoruz. Hotel Le Clos des Potiers bizi merdivenleriyle de zorluyor, sadece iki kat deyip bavulları sırtlanıyoruz. Tahmininiz doğru, asansör yok. Ancak odamızın kapısını açıp, odayı görünce affediyoruz her şeyi. Gayet hoş döşenmiş bir odada renkler gözümüzü okşuyor. Çok fazla mobilya yok ama kaliteli zarif şeyler yerleştirmişler etrafa. Çay/kahve için kettle ve fincanlar da hazır. Ücretsiz wifi mevcut. Bizim yatak devasa bir şey, oğlum için koydukları ikinci yatağın da epey büyük olduğunu düşünürsek normal otel odasının iki katı olduğunu tahmin edebilirsiniz. Yalnız tavanın tuhaf bir eğimi var, en üst kat olduğumuz için bunu normal karşılayıp banyoya yöneldik. Burada bir jakuzili küvet bulunca hiç de ucuz olmayan oda fiyatı için yakınmaktan vazgeçtik. Otelde çeşitli büyüklükte odalar var ve fiyatlar Haziran ayında € 125- € 300. Aslında kahvaltı da var ama biz sabah epey erken çıktık. Bu arada, Toulouse’da elbette büyük ve modern oteller de var, onları da tercih edebilirsiniz.

Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com

Le Clos des Potiers  - Toulouse
Le Clos des Potiers - Toulouse 
Toulouse ‘un adı “Airbus uçakları” ve uçak endüstrisi ile özdeşleşmiş, hatta magnetlerin bile üstünde uçak resmi var. Fakat Toulouse daha fazlası var bende diyor şehrin sokaklarında, caddelerinde… Capcanlı bir şehir burası. Fransa'nın prestijli üniversitelerinden olan Toulouse Üniversitesi 1229 yılında kurulmuş. Öğrenci nüfusu şehrin sosyal yaşantısına canlılık katıyor.

Otelimizden 10 dakika yürüyüşle çıktığımız büyük meydan şehrin tüm büyük etkinliklerinin, Noel kutlamalarının ve konserlerin adresi olan tarihi “ Place du Capitole “, yani "Capitole meydanı". Meydanda kocaman bir sahne kurulmuş, orkestra güzel bir rock müziği çalıyor, gürültülü bir kalabalık ellerinde biralarıyla birazdan başlayacak konsere hazırlanıyordu. Biz nedir bu olay diye konuşurken sağ olsun şarkıcı genç günün önemini belirten bir konuşma yaptı. Malum, günün tarihi 21 Haziran. Meğerse tüm Fransa’da ve elbette Toulouse’da "en uzun gün"  kutlamaları yapılıyormuş. Zaten daha sonra tüm caddelerde küçüklü büyüklü müzik grupları gördük, hepsi de ayrı telden çalıyordu. Bu coşkuya katılan binlerce genç vardı yollarda, kafelerde, meydanlarda, kendimi sanki kocaman bir kampüsün içindeymiş gibi hissettim. Birkaç saatimizi şehrin değişik yerlerinde müzik dinleyerek, kafelerde şehri gözlemleyerek geçirdik.

Le Bistrot  d’Eric

Bütün gezilerimizde bir aksilik olmadıkça gerçekleştirdiğimiz en az bir akşam yemeğini rezervasyonlu ve özel bir yerde yeme rutinimiz için tercihimiz balık konusunda arkadaşlarımızdan methini duyduğumuz Le Bistrot d’Eric oldu. Bir hafta kadar önceden rezervasyonumuzu saat 19:30 için yaptırdığımız restorana yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüş ile ulaşınca aradaki mesafenin kısalığı bize sürpriz oldu. Meğerse otelimiz ile restoran arasında 600 metre kadar bir yol ve Canal du Midi üzerinden geçen kısa bir köprü varmış.

Restoranın modern bir dekorasyonu ve gayet rahat bir yerleşimi vardı. Günün menüsünde yer alan çeşit çeşit deniz mahsulleri sevgili etobur oğlumun hiç hoşuna gitmedi. Bir orta yol bulduk, linguine yemeğe karar verdi, onu da karidesli seçtik. Aç olduğu için yiyecekmiş, ama bayıldı bence. Eşime gelince başlangıç olarak çok sevdiği istiridyelerden istedi, buz üstünde 6’lık tabak az bile geldi ona. Ben ise soya soslu somon karpaçyo ile başladım. Sonra ana yemek olarak ikimiz de dil balığında karar kıldık.

Yediğimiz her şeyin tazeliği ve özenli servis bizi çok memnun etti. Üçümüz de tatlı sever olduğumuz için bu faslı es geçmeyiz hiçbir zaman. Çilekli tart iyi gider dedik,  bildiğimiz çilekli tartın üzerinde yer alan bir top çilek sorbe acaba buna gerek var mıydı diye düşündürdü, ama bir şekilde lezzetli bir bütünlük içinde olduğuna karar verdik. Sonuç olarak dört dörtlük bir akşam oldu.

Carcassonne’dan Homps’a Canal du Midi

Gerçekten de yoğun bir trafik var kanalların üstünde... Gezi tekneleri çoğunlukta gözüküyor ama yük taşıyan - sadece su kanalları için dizayn edilmişler - bazı değişik tekneler de göze çarpıyor. Kanal boyunca eski ve yeni köprüler, limanlar, tekne bakım-onarım istasyonları var. Canal du Midi kendine özgü bir hayat yaratmış suyun üstünde, benim için deniz-nehir-göl çok fazla fark etmez, her zaman “su”ya yakın olduğum zaman daha mutlu olurum.

Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com


Kanal boyunca araba ile takip edilebilecek tek bir yol olmadığı için en iyisi Toulouse’dan sonra Carcassonne’a bir iki saat merhaba demek, kanala en yakın olan ara yollarda ilerlemek...

Ağaçlar kanalın her yakasında da neredeyse hiç kesilmeksizin sıralanarak Canal-du -Midi’ye eşlik ediyor, en müşkülpesent gezginin bile kayıtsız kalamayacağı güzellikler bunlar, patikalarda koşan, bisikletle gezen, piknik yapan insanlar görüyoruz. Kanalın suları da yemyeşil doğanın, ağaçların arasında sanki kendini kamufle edercesine değişik renklere bürünerek yoluna devam ediyor. Her şey, her yer o kadar huzur dolu ki suyun üstünde süzülen teknelerde keyif yapanları çok kıskandık. Teknelerin de, içindekilerin de bir acelesi yok besbelli. Zaman yavaş akıyor burada…

Programımızda Carcassonne’a da uğramak var, her ne kadar navigatör oyunbozanlık yapsa da yolumuzu buluyoruz. Carcassonne iç içe geçmiş iki küçük yerleşimden oluşuyor. Şehre yaklaşırken görülen görkemli kale  manzarası şehrin kendisinden çok daha etkileyici,  UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne 1997 yılında dahil olan Carcassonne’da tüm ilgiyi “Chateau Comtal” ve onun kuleleri çekiyor.

Chateau Comtal- Carcassonne    
Daha fazla zaman kaybetmek istemediğimiz için soğuk bir şeyler içerek tekrar Canal du Midi’ ye kavuşmak üzere yola çıkıyoruz. İstikamet artık Homps ve “Auberge de L’Arbousier”.


Auberge de l’Arbousier - Homps : Canal du Midi kıyısında bir öğle yemeği

Deniz ile devri Alem denizmontreal.blogspot.com

Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com


Canal du Midi’yi hemen hemen paralel takip eden yola (D610) girdiğimizde, Homps’a yaklaştığımızı anlıyoruz. Kısa bir süre sonra meyve ağaçları bizi karşılıyor. Suyun kenarında yükselen uzunlu kısalı ağaçların gizlediği bahçeli evleri görüyoruz. Moteller, pansiyonlar ve restoranlar var burada, ancak her şey uyum içinde, kocaman tabelalar, ışıklı işaretler, gözü bozan şeyler yok. Bir veya iki katlı binalar ne çok yeni, ne de çok eski. Kanalın her iki tarafında yer alan toprak yolda yine yürüyüş yapanlar, bisiklete binenler ve yavaşça süzülen kanal tekneleri. İşte karşımızda restoranın küçük tabelası, büyük bir bahçede abartısız masa ve iskemleleriyle kır tipi bir restoran ve geride pansiyon gibi kiralanan odaların da bulunduğu gösterişsiz bir ev; bahçe, çınar ağaçları, sakince akan su…

Biraz evvel geçen teknede küçük saksılar ve çiçekli perdeler gördüm,  aten hepsi muhakkak bir kaç bisiklet de taşıyor, sanırım sürekli teknede yaşıyorlar, bir başkasının üzerinde güneşlenenler var, kiralamış olabilirler. Burada sanki bir çeşit zehirlenme yaşıyorum, kuş cıvıltıları normal de bu ağaçların değişik bir hışırtısı var, sessizliğin sesini duyuyorum sanki…

Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com

Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com

Deniz ile Devri Alem denizmontreal.blogspot.com

Artık bir şeyler yemek lazım. Çınar ağaçlarının altındaki masalar yarı yarıya dolu. Dünyanın en şık restoranına bile değişmeyeceğim bir güzellikte burası, yeşilin her tonunun dans ettiği bir yerdeyiz, sade masa örtüleri ve tahta iskemleler bile muhteşem gözüküyor. Günün menüsünde uskumru varmış. Peki diyoruz. Ama önce kavun ve jambon; yemekten sonra ise birer elmalı tart alıyoruz. Yediklerimiz lezzetli, bahçe güzel, keyfimiz yerinde...

Artık çevreyi tanımak lazım, ailece uzun bir yürüyüş yaparak etrafla bol bol selamlaştık, Fransızlar daha sevimli gelmeye başladı gözüme, uzaktaki dağların varlığını da yürürken fark ettik, bu arada kanalı biraz daha yakından inceleyebildim, şimdiye kadar hiç böyle bir şey görmedim, su nehirler gibi akmıyor, ama göl gibi durgun da değil, bir de hayret edici bir şekilde hiçbir koku yok, demek ki çok dikkat ediyorlar, oysa biz kendi kendini temizleyen koca denizlerimizi bile kirletiyoruz. 

Neredeyse akşam oluyor, istemeyerek de olsa arabaya doğru yürüyoruz artık, suyun rengi sanki kahverengine döndü, ağaçların gölgeleri uzadı, artık yollar Akdeniz’i gösteriyor bizim için...

GEZİYE DAİR:

İdeal süresi? Toulouse 2 gün, Carcassonne ve Canal du Midi’de keşif 1 gün

Ne zaman gitmeli? Mayıs, Haziran, Eylül ve Ekim’in ilk haftası

Çocuklar? Evet, her yaştaki çocukla yapılabilecek bir gezi, kanal gezisi özellikle tavsiye edilir çocuklarla.

Kanal gezileri: Croiséeres du Midi, 35, quai des Tonneliers, Homps, contact@croisiers-du-midi.com Turlar sadece Nisan – Ekim ayları arasında yapılıyor, 2 saatlik tur (gidiş-dönüş) € 11,80 ve 3-12 yaş € 6,50 

Uçak seferleri: THY Toulouse- Blagnac havaalanına her gün uçuyor. Havaalanında Europcar ve SIXT gibi rent- a- car ofisleri bulunuyor. Navigatör gerekli.


ADRESLER:

Le Clos Des Potiers : 12 Rue des Potiers, 31000 Toulouse   www.le-clos-des-potiers.com

Le Bistrot d’Eric: 42 Port Saint- Etienne, 31000 Toulouse contact@bistrot-eric.fr     12:00-14:00, 19:30 –23:00  A la carte: Soya soslu somon karpaçyo  € 17, İstridye tabağı ( 6 adet) € 24, dil balığı € 23,  diğer balıklar € 20-€38, tatlılar  € 6 - € 8, Günün menüsü( entrée,plat, dessert) € 35 civarı (1/4 şişe sarap dahil)

Auberge de L’Arbousier: 50 Avenue de Carcassonne, 11200 Homps , www.auberge-canaldumidi.com, Tel: 33 (0) 4 6891 -1124  Restoran- pansiyon; öğle yemeği menüsü € 22 civarı.

















4 yorum:

  1. Merhaba, bir ilk yazı olarak çok iyi olmuş, resimler de süper, devamını bekleriz:)

    YanıtlaSil
  2. Yeni yazılarını heyecanla bekliyorum,eline sağlık:)

    YanıtlaSil
  3. Detaylı,samimi ve görsel olarak renkli bir yazı olmuş. Yazıyı fotografla güzel desteklemişsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol Dilhan, inşallah yeni yazılar da yakında,
      desteklerinizi bekliyorum, sevgiler, Deniz

      Sil